R.ŞANAL › Aşırı Duygular
Hiç yüzleri gülmez, asık suratlı insanlar vardır. Gülünce ağırlıklarından, saygınlıklarından kaybedeceklerini sanırlar. Kendini dışarıya kapatmış insanlar var.

Hiç yüzleri gülmez, asık suratlı insanlar vardır.
Gülünce, ağırlıklarından, saygınlıklarından kaybedeceklerini sanırlar.
Daha da önemlisi, yaşam sevincini yitirmiş, kendini dış dünyaya kapatmış insanlar vardır.
Onlar belki nefes alıp verirler, yaşıyor gözükürler ama aslında içten içe kurumuş birer yaşayan ölüye dönmüşlerdir.
Kimi insanlar da hayatı hiç ciddiye almazlar.
Eski bir deyimle “vur patlasın çal oynasın” yaşayıp giderler.
Bir süre sonra suratlarına boşluğun ve bönlüğün maskesi yerleşir.
Derinlikten ve anlamdan yoksun insanlar olup çıkarlar.
Gerçekte ise hayat, hem bütün ciddiyeti ve ağırlığıyla yaşanacak, pişmanlıklar ve acılar karşısında gözyaşları ile susacak hem de neşe ve kahkahalarla çınlayacak bir yer olmalı.
Bu ikisinin de dengeli bir biçimde yaşanacağı bir yer…
Bunları yaşayan bir kalp, şüphesiz ki hem çok güçlü ve yenilmez hem de müşfik ve tatlı olacaktır.
Yine bu konuyla bağlantılı olarak, çocuklaşma ve bir olgun insan gibi davranma arasındaki dengeyi de tutturmak son derece önemlidir.
Çocuklaşmak; gülmek, oynamak, şımarmak, neşelenmektir.
Büyümüş de olsak, ara sıra çocuklaşmak bizi dinlendirir.
Sorunlarla tekrar yüzleşmek üzere güç toplamamızı sağlar.
Fakat bir yetişkinin hep çocuk gibi davranması da bir rahatsızlık işaretidir.
Çocuk gibi davranmak; sadece şekerleme yapmak, misket oynamak değildir.
Sorumluluklarınızdan kaçıyor, düşünmeyi ve çözüm bulmayı hep erteliyor, hep birilerine ya da bir şeye yaslanıp sığınmak ihtiyacı duyuyorsanız, aslında çocuksunuz demektir.
R.Şanal
Bu sayfa 23.09.2021 tarihinde eklendi. En son 23.09.2021 tarihinde güncellendi.